Mahsa Emini’nin İran’da gözaltındayken yaşamını yitirmesinin ardından 17 Eylül’de başlayan ve akşamları bir süre cam ve balkonlardan muhalif sloganlar atılarak devam eden gösteriler yeniden sokaklara taştı.
Sosyal medyada yayınlanan görüntülere göre, Gilan eyaletinin idari merkezi Rasht kentindeki kalabalık küme, caddeleri trafiğe kapatarak sloganlarla yürüdü.
Kentin farklı yerleriyle ilgili olduğu iddia edilen bazı sahnelerde göstericilerin yolda ateş yaktığı ve rejim karşıtı sloganlar attığı görüldü.
Elburz ilinin Kerec ilçesinde çekildiği belirtilen görüntülerde, yönetim aleyhine sloganlar eşliğinde cadde ve sokaklarda yürüyen kalabalık gruplar vardı.
Başkent Tahran’ın Cemalzade Caddesi ve Tahranpars semti gibi yerlerde gösteriler düzenleyen gruplar, hükümet karşıtı sloganlar atarak siyasi tutukluların serbest bırakılmasını istedi.
Tahran’ın Veliasr Meydanı çevresinde güvenlik güçlerinin aldığı geniş güvenlik önlemleri dikkat çekti.
İran’daki gösteriler
13 Eylül’de Tahran’da “ahlak polisi” olarak bilinen İrşad devriyeleri tarafından gözaltına alındıktan sonra rahatsızlanarak hastaneye kaldırılan 22 yaşındaki Mahsa Emini’nin 16 Eylül’de ölümü, ülke hükümetine karşı protestoları ateşledi.
Norveç merkezli İran İnsan Hakları Örgütü (UST), 18 Aralık’ta yayınladığı raporda, gösterilere güvenlik güçlerinin müdahalesi sonucu 469 protestocunun hayatını kaybettiğini bildirdi.
İran Devrim Muhafızları Ordu Hava Kuvvetleri Komutanı Tuğgeneral Buyruk Ali Hacızade, 29 Kasım’da yaptığı konuşmada, ülkede yaklaşık 2,5 aydır devam eden protestolarda aralarında güvenlik güçlerinin de bulunduğu 300’den fazla kişinin hayatını kaybettiğini söyledi. İran Güvenlik Konseyi ise 3 Aralık’ta toplam ölü sayısının 200’ü aştığını duyurdu.
İranlı yetkililer, hayatını kaybedenlerin güvenlik güçleri tarafından değil, “provokatörler” tarafından öldürüldüğünü savunuyor.
İran medyasına yansıyan haberlere göre gösteriler sırasında 60’tan fazla güvenlik görevlisi hayatını kaybetti.
Göstericilerden ikisi idam edildi
İdam cezasına çarptırılan Muhsin Şikari tutuklandıktan 75 gün sonra 8 Aralık’ta, Mecidrıza Rahneverdin tutuklandıktan 23 gün sonra 12 Aralık’ta idam edildi.
Her iki kişinin de avukat seçme hakkından mahrum bırakılması ve idam cezalarının töre dışında ivedilikle infaz edilmesi tartışmalara yol açtı.
